22 Kasım 2006

NASIL MÜSLÜMAN OLUNUR?

Değerli Kardeşim,

Bundan önceki yazılarımda sık sık belirtmiştim. İslam, Allah'ın iradesine teslim olarak O'un terbiyesi altına girmeyi kabul etmek demektir, diye. Taa ilk insan yaratıldığında bu yana bu ilahi terbiyeyi kabul edenler, olgunlukların doruklarına ulaşmışlardır. Böylece ebedi bir mutluluğun sahipleri olmuşlardır. Kabul etmeyip kendi nefislerinin süfli arzularına uymayı tercih edenler ise dünya ve ahıret sıkıntılarından kurtulamamışlardır. Kendileri sıkıntı çektikleri gibi etraflarındaki diğer insanlara da sürekli sıkıntı vermişlerdir.

İslama girmek yani Müslüman olmak için, kuşkusuz, önce madde ve mânâ alemlerini yaratan, yarattığı her şey üzerinde tam bir hüküm ve tasarruf sahibi olan, yarattıklarının her türlü ihtiyaçlarını karşılayarak onları varlıkta tutan, eşi, benzeri, ortağı, yardımcısı olmayan, yarattıklarına her zaman rahmet ve adaletle muamele eden, her türlü eksikliklerden uzak, sonsuz güç ve kudret sahibi tek bir yaratıcıya, yani Allahü tealaya inanmak gerekir.

Ayrıca, O'nun, insanları ilahi terbiyeden geçirerek dünya ve ahıret mutluluklarına kavuşmalarını sağlamak için gönderdiği bütün peygamberlere (Muhammed aleyhisselam da dahil) ve onların bizlere bildirdiklerine de inanmak gerekir.

Bu peygemberler zincirinin sol halkası Muhammed aleyhisselamdır. Muhammed aleyhisselam, kendisine vahyedilen en son kitapla, hem önceki zamanlarda ortaya çıkan gerçek dışı yorumları düzeltmiş, ve hem de bütün zamanlar boyunca geçerliğini koruyacak ve ebediyete kadar insanları olgunluğa eriştirecek hükümleri insanlara bildirmiştir.

Bu şekilde inanan ve bu inancını "Eşhedü en lailahe illallah, ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve rasuluhu" yani "Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed aleyhisselamın O'nun kulu ve resulü olduğuna tanıklık ederim" diye sözle ifade eden herkes müslüman olur. Sözle ifade etmesi, İslam hukuku ve Muamelat açısındandır. Yoksa esas olan kalbdeki imandır.

Son peygamber olan Muhammmed aleyhisselamla birlikte bütün peygamberlere ve onların bildirdiklerine de inanmak gerekir. Hepsi Allah'ın en seçkin kullarıdır. Hepsi de insanlara doğru yolu göstermek üzere gönderilmişlerdir. Hepsine de saygı ve minnet duymak lazımdır. Bizim gibi birer insan olan peygamberlere ilahlık atfetmek çok yanlıştır, Allah indinde asla kabul görmeyecek bir şeydir.

Görüldüğü gibi Müslüman olmak çok kolaydır. Bunun için herhangi bir merciye başvurmak, ya da herhangi bir dini tören yapmak gerekmez. Herhangi özel bir zaman ve özel bir mekan da gerekmez. Evrenin her noktası, İslama girmek, İslamı yaşamak ve Allah'a ibadet ve taat yapmak için uygundur. Yeterki temiz olsun.

Çevre, beden ve kalb temizliği, İslamın temelidir. İmandan sonra ilahi terbiyenin ilk basamağı, temizliktir. Onun için bir kişi, Allah'a inanıp kelime-i şehadeti söyleyerek O'nun terbiyesi altına girmeyi kabul ettikten sonra ilk yapacağı iş bir boy abdesti alarak temizlenmek olmalıdır.

İşin özü Allah'ın iradesine teslimiyet olduğundan her işine besmele çekerek O'nun adı ile başlamalı, kalben de her işi O'nun rızası için yapmaya niyetlenmelidir.

Boy abdesti almak için "Bismilllahirrahmanirrahim" diyerek besmele çekmeli, sonra "Niyet ettim Allah rızası için boy abdesti almaya" diye niyet etmelidir. Sonra üç kere ağzına su alarak çalkalamalı, üç kere burnuna su çekerek temizlemeli, sonra da bütün bedenini yıkamalıdır.

Alınan bu "boy abdesti" erkekler için yalnız cinsel ilişki veya vücuttan şehvetle meni çıkması ile bozulur. Cinsel ilişki demek erkeğin aletinin en az baş kısmının kadının fercine girmesi demektir. Meninin şehvetle çıkması da, ister düşünüp hayal ederek, ister rüyada görerek, ister öpüşme veya el ile dokunma gibi sebeplerle olsun şehvetle meninin dışarı çıkması demektir. Böyle durumlarda yeniden boy abdesti alarak temizlenmek gerekir. Kadınların da hayız ve nifas hallerinden sonra aynı şekilde boy abdesti alarak temizlenmeleri gerekir. Daima temiz bulunmaya çalışmalıdır.

Değerli Kardeşim,

Bundan sonra yapılacak ilk iş doğru bir inancın esaslarını öğrenmektir. Başından bu yana belirtiğimiz gibi İslam'ın temeli tevhid inancı ve doğru bir imandır. Doğru iman, Ehl-i Sünnet bilginlerinin kitaplarında bildirdikleri imandır. İmanımızı bu nakli bilgilere göre düzeltmelidir.

Daha sonra, Allahü tealanın yasaklarını ve buyruklarını öğrenerek bunları elinden geldiği kadar yerine getirmeye çalışmalıdır. Bu gayretinde insan ne kadar samimi olursa, dünyadaki olgunluğunu ve mükemmeliyetini o kadar kısa sürede tamamlar. Çevresinde herkes tarafından sevilen, sayılan, doğru sözlü, sağlam karakterli, herkesin kendisine güvendiği, efendi ve edep sahibi örnek bir insan olur.

İmanında samimi olan insan, sözlerinde, işlerinde, sevgi ve muhabbetinde de samimi olur. İnsan imanında ve işlerinde samimi olur ve bildikleriyle elinden geldiği ölçüde Allah'a kulluk görevlerini yapmaya çalışırsa, Allahü teala ona diğer bilmediklerini öğretir. Bilmediklerini öğretir demek, bunları öğrenmesi için gerekli sebepleri yaratır demektir.

Allaha emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş

Hiç yorum yok: