22 Kasım 2006

EVRENSEL VE EBEDÎ BİR MUTLULUĞUN ALTIN KURALLARI

Saygıdeğer kardeşim,

"İnsanı Doğru Anlamak" adlı ilk makalemden bu yana sizlere, insanı ve İslam'ı anlatmaya çalışıyorum. İnsanın gelişiminin, akıl boyutu olan dördüncü boyuttan, ilahi terbiye boyutu olan beşinci boyuta yükselmesinde olduğu artık iyice anlaşılmış olmalıdır.

Hal böyle iken, birçok insan, mutluluklarının sebebini arzu ve isteklerinin gerçekleşmesinde aramaktadır.

Halbuki nefsin arzuları sonsuzdur. Bu arzuların durmadan giderilmeye çalışılması, insanı, kendi nefsinden başka hiçbir şeyi düşünmeyen, doyumsuz bir canavar yapmaktan başka hiç bir işe yaramaz. İnsanın, mutluluğunu, kendi arzularının doyumunda araması, onun, kendini ve Rabbini yeterince tanımamasından ileri gelir. Esenlik ve huzur ise, Yaratan'a tabi olmadadır. İnsanın ebedî mutluluğu ancak İslâm çerçevesi içine girmesiyle, yani kendi Yaratıcı'sını tanıyıp O'nun iradesine bağlanmasıyla gerçekleşir.

Allahü tealâ adildir, kimseye zulmetmez, zalimlerin düşmanıdır, bütün yarattıklarına karşı merhamet sahibidir ve insanoğlunun da en büyük dostudur.

Kişi, Rabbinin isteklerine uyarsa hep hayır ve iyiliklerle karşılaşır. Kişi, kendi nefsinin süflî heves ve isteklerine uyarsa o zaman da hep sıkıntı ve kötülüklerle karşılaşır. Başı beladan kurtulmaz. Herkes dünyada da ahırette de yaptıklarının karşılıklarını bulur.

Saygıdeğer kardeşim, Rabbinden gafil olma. Bu gaflet seni dünyada da, ahırette de helâka götürür. Her an Rabbini hatırlamaya ve her an O’nun isteklerine göre hareket etmeye çalış. Hepsine uyamıyorsan hiç değilse önemli bir kısmına uymaya çalış. Eğer başına bir musibet gelir, sıkıntılarla karşılaşırsan sıkıntılarının sebeplerini başka yerlerde arama, kendi hata ve kusurlarında ara. Eğer çeşitli nimetlerle yüz yüze gelirsen, senin için hayır mı şer mi olduğunu bilmediğin bu nimetler sebebiyle, gurur ve kibire kapılma. Aklın ve dikkatin o nimette değil, onların gerçek sahibi olan Rabbinde olsun. Rabbine şükret ve hakkında hayırlı eylemesini dile. Böyle yaparsan dünyada da ahırette de huzur ve selâmet içinde olursun.

Çevrendeki kendini bilmezlerin davranışları seni yanıltmasın. Sebeplere, vesilelere veya zalimlerin güçlerine bakıp da aldanma. Veren de alanda, alçaltan da yükselten de Allahü tealadır. O’nun sevk ve idaresi olmadan bir tüy bile yerinden oynayamaz. Her olayın bir maddi sebebi olduğu gibi, bir de manevi sebebi vardır. O manevi sebepleri, imanın kemale ermeden göremezsin. Sen işlerin önüne değil, sonuna bak.

Pek değerli kardeşim, “Allah’ın isteklerine uymaktan hep hayır, kendi nefsinin hevasına uymaktan hep sıkıntı hasıl olur” demiştim. Peki nedir Rabbimizin bizden istedikleri?? Bunlar topu topu 112 kalem şeydir. İman esaslarını bunların dışında tutuyorum. Çünki iman işin özüdür. İman olmadan ne ilahi terbiye, ne de ilahi rahmet ve ihsan asla gerçekleşmez. Onun için önce imanını düzeltmeye çalış.

İman esaslarıyla ilgili Rabbimizin buyrukları şunlardır:

- Allah'ın varlığına ve birliğine inanılacaktır.

- Meleklerine inanılacaktır.

- İndirdiği kitaplara inanılacaktır.

- Pergamberlerine inanılacaktır.

- Ahiret gününe inanılacaktır.

- Kadere, yani bütün hayır ve şerlerin Allahü Tealâ’nın yaratmasıyla olduğuna inanılacaktır.

Değerli kardeşim,

Bunlar imanın şartlarıdır. Bunlara inanmadan iman etmiş olunmaz. İman esaslarını akıl ölcüleriyle ölçüp biçmeye kalkma. Akıl ancak madde aleminin değerlerini tartabilen bir terazidir. O mânâ aleminin değerlerini tartacak gücte yaratılmamıştır. Onları, ulu Yaratan kitaplarında nasıl bildirdiyse oyle kabul etmek zorundasın. Dinin esası akıl değil, nakildir. Nakli bırakıp aklına uyan, gerçekte aklına değil nefsinin arzularına uyuyor, kendi nefsine göre din yaratıyor demektir.

İlahi iradenin hükümlerinin, İman esasları dışındaki diğerlerini de aşağıya yazıyorum. Unutma, bunlar evrensel bir mutluluğun altın kurallarıdır. Bunlara kim ya da kimler uyarsa o veya onlar kurtulur. Uymayanlar da sıkıntılarını dünya ve ahirette muhakkak yaşar. Sakın ola ki yaptığım yanıma kâr kalır sanma. İlahi adalet kimsenin yaptığını yanına kâr olarak bırakmaz. Bu kurallara hergün bir göz at. Her gün uyabildiklerinin sayısını artırmaya çalış. Uyamadıkların için ise Rabbinden özür dile ve bir daha yapmamaya çalışanlardan ol. Özellikle büyük günahlardan uzak durmaya çalış. Bunları işlemek insanın helâkıdır. Şimdiye kadar işlediğin günahlar için de tevbe et. Rabbin sonsuz rahmet ve merhamet sahibidir.

Rabbimizin ibadet esaslarıyla ilgili buyrukları şöyledir:

- Kelime-i şahadet getirilerek kalbimizdeki iman herkese duyurulacaktır.

- Günde beş kere, belli vakitlerde namaz kılınacaktır.

- Ramazan ayında her gün oruç tutulacaktır.

- Zekâta tabi, zekât nisabı kadar malımız varsa, bunların zekâtı verilecektir.

- Gücü yeten, ömründe bir kere hac edecektir.

Bunlara İslamın şartları demişlerdir. Şart olsa idi terk edenin dinden çıkması gerekirdi. Halbuki insan imanını kaybetmeden dinden çıkmaz. Onun için bunlar dinin şartları değil, esaslarıdır, direkleridir. Bunları terk eden dinini yıkmış olur. Onun için hiç birisini hafife alma, değerli kardeşim.

Yapılması yasaklanan işler:

Aşağıdaki işler, her biri büyük günah olan, Rabbimizce haram kılınmış, yapılması yasaklanmış işlerdir. Bunlardan uzak durulmalıdır. İşlenirse hemen tevbe ve istiğfar edilmeli, varsa kefareti verilmeli ve bir daha kesinlikle yapılmamalıdır.

- Allah'a ortak koşulmayacaktır.

- Haksız yere adam öldürülmeyecektir. (intihar aynı)

- Zina edilmeyecektir. (Nikahsiz cinsel ilişkide bulunulmayacaktır.)

- Anaya babaya karşı gelinmeyecektir.

- Allah için savaşta, düşmandan kaçılmayacaktır.

- Namuslu kadına zina suçlamasında bulunulmayacaktır.

- Yalancı şahitlik yapılmayacaktır.

- Yalan yere yemin edilmeyecektir.

- Haksız yere yetim malı yenilmeyecektir.

- Sihir yapılmayacaktır.

- Faiz ile para alınıp verilmeyecektir.

- Hırsızlık yapılmayacaktır.

- Alkollü içki içilmeyecektir.

- Livata (homoseksüellik) yapılmayacaktır.

- Küçük günahta ısrar edilmeyecektir.

- Allah'ın azabından emin olunmayacaktır.

- Allah'ın rahmetinden ümit kesilmeyecektir.

- Kabe'nin Hareminde günah işlenmeyecektir.

- Söylemediği söz, Resûlullah'a isnat edilmeyecektir.

Yukarıdakiler, değişik kaynaklarda büyük günahların en ağırları olarak bildirilmiştir. (Şimdi bütün bunları insanlara normal basit olaylarmış gibi sunuyorlar. İman sahibi gençlerimiz uyanık olmalı, bu oyunlara gelmemeli, büyük günahlardan uzak durmalıdırlar.)

Yapılması yasaklanan diğer işler de şöyledir:

- Kumar oynanmayacaktır. (Toto, Lotto, Piyango, bütün bahis oyunları aynı kategoridedir.)

- Rüşvet alınmayacak ve verilmeyecektir.

- Emanete hıyanet edilmeyecektir.

- Gasp yapılmayacak, başkasının malı, zorla elinden alınmayacaktır.

- Hak şahitlikten kaçınılmayacaktır.

- Uyuşturucu kullanılmayacaktır.

- Mahrem ve salih akrabaya ziyaret terk edilmeyecektir.

- Ölçü ve tartıda haksızlık yapılmayacaktır.

- Kalb kırılmayacaktır.

- Yalan söylenmeyecektir.

- Kibirlenilmeyecektir.

- Haset edilmeyecektir.

- Gıybet edilmeyecektir.

- İnsanlar arasında söz taşınmayacaktır.

- Cimrilik yapılmayacaktır.

- Helâle haram, harama helâl denilmeyecektir.

- Domuz eti yenilmeyecektir.

- Leş yenilmeyecek ve yedirilmeyecektir.

- Avret yeri, başkasına gösterilmeyecek ve başkasının avret yerine bakılmayacaktır.

- Kadınlar erkek elbisesi, erkekler kadın elbisesi giymeyeceklerdir.

- Kadınlar, beylerinden izinsiz ziyarete gitmeyecektir.

- Kadınlar, erkeklerinin yatağından kaçmayacaktır.

- İman ettikten sonra, dinden dönülmeyecektir.

- Namaz, vaktinden önce ve sonra kılınmayacaktır.

- Ramazan orucu, özürsüz, Müslümanların önünde yenilmeyecektir.

- Zekât vermekten kaçınılmayacaktır.

- Yaptığı iyilik, başa kakılmayacaktır.

- Ehlinin mahrem yeri, anasına benzetilmeyecektir.

- Ehlinin anasına sövülmeyecektir.

- Dünyaya muhabbet beslenmeyecektir.

- Erkekler, ipek elbise giymeyecektir.

- Ölüm hastası, varisinden mal kaçırmayacaktır.

- Devlet adamlarının günah olmayan emirlerine karşı gelinmeyecek, kanunlara saygılı olunacaktır.

- Falcıların gaipten haber verdiğine inanılmayacaktır.

- Köpeğin artığı yenilip içilmeyecektir.

- Özürsüz, elin kadınına kızına (namahreme) bakılmayacaktır.

- Bir namaz vaktini kaçıracak kadar cünüp durulmayacaktır.

- Adetli ve loğusa olan ehline yaklaşılmayacaktır.

- Allahü Tealâ’dan ve İslâmiyet’in bildirdiği isimlerden başka şey söyleyerek yemin edilmeyecektir.

- Ahlâksız şarkılar söylenmeyecektir.

- Kur'an öğrenildikten sonra, unutulmayacaktır.

- Eshab-i kirama kötü söz söylemeyecektir.

- Karın doyduktan sonra yemeğe devam edilmeyecektir.

- Zaruretsiz olarak, kahkaha ile çok gülünmeyecektir.

- Gücü yeten, günaha mani olmamazlık etmeyecektir.

- Canlı hayvan ateşte yakılmayacaktır.

- Birbirine nişan alınmayacaktır.

- Cahillikte ısrar edilmeyecektir.

- İlimden kaçınılmayacaktır.

Yukarıdakilerin bir çoğu da ayet-i kerime ile yasaklanmış büyük günahlardandır. Allahü teala'nın gadabı günahlar içinde gizlidir. Bunların hepsinden uzak durmaya çalışmalıdır.

Güzel ahlâkı tesis etmek üzere vazedilen buyruklardan bazıları ise şunlardır:

- Allahü Tealâ bir bilinip O, hiç unutulmayacaktır.

- Helâlinden yenilip içilecektir.

- Rızkın Allah'tan olduğuna inanılacaktır.

- Helâlinden temiz giyinilecektir.

- Hakka tevekkül edilecektir.

- Kanaat edilecektir.

- Nimete şükredilecektir.

- Kazaya rıza gösterilecektir.

- Belâlara sabredilecektir.

- Günahlara tevbe edilecektir.

- İhlâsla (yalnız Allah rızası için) ibadet edilecektir.

- Şeytan, düşman bilinecektir.

- Kur'an hüccet tutulup hükmüne razı olunacaktır.

- Ölüm hak bilinip ona hazırlanılacaktır.

- Allah'ın sevdiğini sevip sevmediğinden kaçılacaktır.

- Anaya babaya iyilik edilecektir.

- İyilik emredilip kötülük yasaklanacaktır.

- Akraba, ziyaret edilecektir.

- Emanete hıyanet edilmeyecektir.

- Takva üzere olunacaktır. (Takva, Allah korkusuyla yasaklanan işlerden uzak durmak demektir)

- Allah'a ve Resulüne itaat edilecektir.

- Devlet başkanına itaat edilip kanunlara uyulacaktır.

- Âleme, ibret nazarı ile bakılacaktır.

- Allah'ın varlığı (yarattıkları), tefekkür edilecektir.

- Dil, haram ve fuhuş sözden korunacaktır.

- Kalb, masivadan arıtılacaktır.

- Hiç kimse, maskaralığa alınmayacaktır.

- Harama bakılmayacaktır.

- Sözüne sadık olunacaktır.

- Kulak, münkerat dinlemekten korunacaktır.

- İlim (ahkâm-i şer'iye), öğrenilecektir.

- Ölçü ve tartı aletleri, hak üzere kullanılacaktır.

- Müslüman fakirlere zekât verilip yardım edilecektir.

- Nefsinin hevasına tabi olunmayacaktır.

- Aç olan, doyurulacaktır.

- Rızık için çalışılacaktır.

- Nefs, günahlardan temizlenecektir.

- Tevazu ehli olunacaktır.

- Baliğ olmamış yetimin malı, korunacaktır.

(İbadet ve yasaklarla ilgili bazı kısımlar diğer yerlerde verildiğinden burada verilmemiştir.)

Değerli kardeşim,

Bu altın kurallara uyarsan dünya ve ahırette iyilerden, mutlu ve huzurlu olanlardan olursun. Unutma, tercih senin elindedir. Bunların bir çoğunun "ayıptır"dan başka müeyyidesi yoktur. Artık son zamanlarda o da ortadan kalktı. Yani, anlayacağın, herşey senin vicdanına kalmıştır. Allahü tealâ senden nefsinin tüm isteklerinden vaz geçmeni istemiyor. Sadece sana acıyor ve isteklerini, O'nun bildirdiği, seni sıkıntıya düşmekten koruyacak sınırlar içinde gidermeni istiyor. Tercihini doğru yapmaya çalış. "İnsanlar ne derler" diye düşünme. Asıl korkulacak ve utanılacak olan Allahü tealadır. Unutma, yanlış tercihin sonu hüsrandır. Yanlış tercihte bulunursan, bu yanlış tercihin dünyada birçok sıkıntılarını yaşarsın. Ancak bu dünya sıkıntıları gelir geçer. Ya ahiret sıkıntıları... Ahıret cezaları dünya cezalarına hiç benzemez.

Saygıdeğer kardeşim,

Allahü tealanın yukarıda yazdığım isteklerine uyabilmek, ancak O’nu sevmekle, yani Rabbini nefsine tercih etmekle mümkün olur. İman ve Allah sevgisi, kalbde olan bir şeydir. Elle tutulmaz, gözle görülmez. Ancak kalbdeki her şeyin dışa, yani görünür aleme yansıyan bir belirtisi olduğu gibi, Allah sevgisinin de görünür aleme yansıyan bir belirtisi vardır. O da, O'nun elçisine tabi olmak, O’na uymaktır.

Allahü Tealâ, Al-i İmran suresinin 31. ayet-i kerimesinde,

“De ki, eğer Allahü Teâlâ’yı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.”

buyuruyor.

Demek ki Allah’ı sevmek, ancak O’nun sevgili elçisine tabi olmakla mümkündür.

Sonsuz rahmet ve merhamet sahibi Allah (c.c.), bizleri, her iki alemde de aziz ve mutlu olanlardan eylesin, sonları hüsran olanlardan eylemesin.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş

Hiç yorum yok: